Madrid’de Gezilebilecek Rotalar
Avrupa’nın Paris, Roma, Berlin gibi başkentleri arasında her ne kadar ön plana çıkmasa da bizim için Madrid’in yeri bir başka. Hep Barselona’yla kıyaslanmak zorunda bırakılmış bu şehrin, denizi olmamasından dolayı bu mücadeleyi kaybettiğine inanılır. Ama Madrid’e bir kere gidince bu şık şehrin büyüsü ve asaletine kendini kaptırabilir, burayı Barselona’dan bile daha çok sevebilirsin! Madrid’de gezilebilecek rotalar adlı içeriğimizde Madrid hakkında gerekli bilgileri bulabilir, seyahatine başlamadan önce Bilet Dükkanı’ndan Madrid uçak bileti alıp buradaki otellere rezervasyon yaptırabilirsin.
Madrid Hakkında
Konumu itibariyle İspanya’nın tam ortasında yer alan Madrid ülkenin başkenti ve en kalabalık şehri. Avrupa’nın diğer başkentlerinin aksine, düzlükte değil yükseklikte yer alması itibariyle de bölgenin en yüksekteki başkenti olma özelliği taşıyor. Madrid’in tarihi antik çağlara dek uzanıyor, ama şehir asıl atılımını Roma döneminde yaparak önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş. Daha sonra birtakım İslam devletlerinin etkisi altına giren şehir Orta Çağ’da Müslüman ve Hristiyanlar arasında devamlı bir çekişmeye sebep olmuş. Şehir tam olarak 1500lü yıllarda kentleşmeye başlamış. Günümüzün demokratik İspanya dönemine gelene kadar büyük acıların yaşandığı Madrid bugün zengin tarihi ve kültürel mirasıyla ön plana çıkıyor. Madrid uçak bileti ile gerçekleştireceğiniz yolculuk öncesi Bilet Dükkanı üzerinden Madrid otelleri ve araç kiralama hizmetleri ile ilgili detaylı bilgiye ulaşabilir, erken rezervasyon fırsatlarını değerlendirebilirsiniz.
Madrid Neyi ile Meşhur?
Madrid’i anlatmaya kelimeler yetmez; seramiklerle bezenmiş köşelerinden müziğine, kraliyet kültüründen asil sokaklarına, şehir parklarından alışveriş caddelerine burada deneyimlenmesi gereken pek çok şey var. Ama yemek denince burada akan sular durur: deniz mahsullü tapasları, patatas bravası, paellası, İspanyol omleti ve churrosuyla Madrid kültürel olduğu kadar gastronomik de bir şehir.
Madrid’e Ne Zaman Gidilir?
Bir şehir düşün, denizi yok ve etrafı dağlarla çevrili ve bu doğal manzara şehirden izlenebiliyor, her mevsim harika batan bir güneşi var. Denizi olmayan şehirlerde güneşin böylesine yakıştığı az şehir vardır, Madrid de bunlardan bir tanesi. Burada bahar ve yaz aylarında öğleden sonraları etraf insanın içini kıpır kıpır yapan muhteşem bir renge bürünür ve güneş, şehri çevreleyen dağların ardından yavaş yavaş batar. Bu görüntüyü izleyebilmek için gündüz saatlerinin uzun olduğu bahar ayları Madrid’i gezmek için en iyi zaman. Burada yaz ayları sıcak geçtiği için bu durum gezmeyi zorlaştırabilir, ayrıca yoğun turist kalabalığından kaçmak istiyorsan Madrid’e gitmek için en iyi aylar Mart-Mayıs ve Eylül-Kasım olacaktır.
Madrid Kaç Günde Gezilir?
Madrid kaç günde gezilir sorusunu sık sık duyuyoruz, kimileri Madrid’e gelmişken Barselona’yı da bu plana dahil ederek Madrid’e 1-2 gün ayırıyor. Oysa Madrid bundan çok daha fazlası, bu şehrin kesinlikle en az 3 gece konaklamayı hak ettiğine inanıyoruz! Eğer vaktin varsa 5-6 günlük bir Madrid gezisi şahane olur, ama başka şehirleri görmek gibi bir planın da varsa seyahatini 1-2 gün daha kısa tutabilirsin.
İşte Madrid’de Gezebilecek 5 Yer
Gelelim içeriğimizin o en çok beklediğin kısmına, işte Madrid’de gezebilecek 5 yer:
Madrid Kraliyet Sarayı
Seyahat severlere bir ipucu verelim, şehrin simgesi haline gelmiş Kraliyet Sarayı’nı kesinlikle öğleden sonra, hatta akşama doğru ziyaret edin. Çünkü sarayın avlusunda Madrid dağlarının günbatımını izlemek eşsiz bir deneyim. Eğer sarayın içine girmek çok gerekli mi diye sorarsan, müze gezip görmeyi seven biriysen tabii ki girmen harika olur ama kendine müze kotası belirlediysen sıradaki ismi tercih etmelisin.
Prado
İşte o sıradaki isim dünyaca ünlü Prado Müzesi! Dünyanın en iyi müzelerinden biri olarak gösterilen Prado o kadar büyük ki içerideki koleksiyonları görmek günler alıyor. Birkaç tablo ise ölmeden önce görülmesi gerekenler arasında, sınırlı vaktin varsa Prado’da hangi tabloları görmen gerektiğini biz sana söyleyelim!
- Saturn, Goya
- Las Meninas, Velazquez
- Descent from the Cross, van der Weyden
- The Garden of Earthly Delights, Bosch
- The Nobleman with his Hand on his Chest, El Greco
- The Three Graces, Rubens
- The Annunciation, Fra Angelico
25 yaşından küçük öğrencilere girişin ücretsiz olduğu Prado’da tam bilet fiyatı 9 Euro.
Almudena Katedrali
Kraliyet Sarayı’nın solunda kalan Almudena Katedrali Avrupa’daki diğer katedrallerden çok farklı ve büyüleyici. İçeriye girdiğinde mavi, sarı, turuncu ve yeşil gibi renklerin ağırlıklı olarak kullanıldığı katedral tam bir Akdeniz havasını yansıtıyor. Girişler ise ücretsiz.
Plaza Mayor
Madrid şehir gezisine başlanması gereken yer: büyük merkez meydanı. Etrafı ve kendisi 7/24 hareketli olan bu meydan bütün asilliğiyle şehre gelen turistleri selamlıyor. Kızıl renkli binaların sıra sıra dizildiği bu avlunun ortasında Kral 3. Philip’in atlı heykeli yer alıyor. Şehrin kalbi burada atıyor; bu avluda çok sayıda kafe ve restoran, hediyelik eşya dükkanları yer alıyor. Ayrıca Aralık ayında Noel Pazarı ve yılın geri kalan zamanlarında önemli milli etkinliklere de ev sahipliği yapan meydan, Prado Müzesi’nin de mimarı olan Juan de Villanueva tarafından restore edilmiş. Plaza Mayor dokuz girişli bir plaza halinde, meydanın çevresi de en az kendisi kadar çekici ve hareketli.
Debod Tapınağı – Montanya Parkı
İşte, finali şehrin en huzur dolu yeriyle yapıyoruz. Montanya Parkı Kraliyet Sarayı’ndan İspanya Meydanı’na doğru yürürken meydanın solunda kalıyor. Sokak müzisyenlerinin gitar çalarak günbatımını selamladığı, etraftaki herkesin neşeli olduğu ve Madrid dağlarını izlemek için bank kapmaca oynadığı bu harika park görülmeye değer. Mısır’dan getirilen ünlü Templo de Debod (Debod Tapınağı) ise parkın tepesinde konumlanıyor, girişler ücretsiz.