Art City

En iyi şey konumdur ve alamadığınız tek şey yer altı odasıdır çünkü burası nemlidir ve bunu tavsiye etmiyorum... şimdi yukarıdaki odaları bilmiyorum.

Şu ana kadar gördüğüm en berbat otel. Bizi bodruma koydular; odanın penceresi yoktu, küf kokuyordu ve duvarlar kirliydi. Zeminler her gün hizmetçi tarafından siliniyordu, diğer her şey (lavabo, duş, dolaplar vb.) kirliydi. Havlular çok eskiydi, saçımızı bile verdiler, çok tatsızdı. Kahvaltı tamamen ayrı bir konudur. Yalnızca yumurtalar yenilebilirdi; geri kalan her şeyi yemek imkânsızdı. Daha önce hiç böyle bir korku görmemiştim.

Yani otelin bodrum katında daha önce hiç görmediğim odaların olmasıyla başlıyor. Eşimle birlikte bodrum katındaki odamızı gördüğümüzde burada kendimizi rahat hissetmediğimizi hemen anladık ve başka bir oda istedik. 100 €(!!!) ödedikten sonra üst katta pencere ve kasa ile donatılmış bir oda tutmamıza izin verildi. Ancak diğer odalara baktığımızda en dar ve en yıpranmış olanların üst odalar olduğunu da gördük. Hijyen de teknik olarak pek iyi değildi, odanın kapısı zaten açıktı ve lavabodaki saçlarda ve yastıklarda lekeler vardı. Bu denince “yine de temizlersin” dediler. Banyo son derece dar ve köhne. 100 nüfuslu bir köydeki dedem gibi. Genel olarak oda o kadar dar ki valizlerinize yer kalmıyor ve her zaman bastığınız yere dikkat etmeniz gerekiyor. Resepsiyonda parayı değiştirebileceğimiz söylendi. “Artık lira yok” demeden önce bunu iki kez yapabildik. Kahvaltı ortalamanın altında, taze ekmek, garip tadı olan peynir vs. yok. Eşim ve ben hava ne kadar sıcak olursa olsun kendi battaniyemize sahip olmayı sevdiğimiz için ikinci bir battaniye istediğimde "klima kontrolünü kapatmam gerektiğini" söylediler. Otel personeli her zaman sinirlenir ve sıkılır. Hâlâ "yapmaları gerekeni" yapıyorlar ama yüzde bir fazlasını bile yapmıyorlar. Ayrıca duvarlar o kadar ince ki HER ŞEYİ duyabiliyorsunuz, özellikle koridordan ve özellikle de gece yarısı çığlık atan insanlardan. Çatı terasından hemen önce 3. kattaydık. Gece yarısı bir aşağı bir yukarı yürüyen insanlar vardı ve sanki sarhoşmuş gibi gürültü yapıyorlardı, yarı uykudayken saldırıya uğrayacağınızı sanıyordunuz. Otelin kendisinin yapamayacağı ama bahsetmeye değer bir şey: Bir sonraki tramvay durağına giden yol çok dik ve bu da bizi her gün zorladı. Bu otelin bana göre tek olumlu yanı iklimi (ki bunu söylemeden geçemeyeceğim) ve çatı terasından deniz manzarası olması. (Bu konuda otelin kendisi aslında pek bir şey yapamaz). Biraz daha fazla ödemenizi ama iyi bir şey aramanızı tavsiye ederim. Çünkü bu şimdiye kadar kaldığım en kötü otel. Ve bu şehir CENNETTİR. Dolandırılmadığınız ve en iyi fiyatlar için nereye gideceğinizi bildiğiniz sürece her şey harika. Ben temmuzun ortasında oradaydım, şahsen her yer çok kalabalıktı, özellikle tramvaylar, ayakta duramıyordunuz.